Hayatım boyunca çok sık karşılaştığım ve belkide bazen
kendim bile bir konu üzerinde İdda etiğim ve inatla israr etiğim şeyler
bulunuyor.
İnternette araştırdıktan sonra bulduğum sonuçların
çoğunda İnatlaşmanın asıl çocuk işi olduğunu anladım...
Sonuç: büyümek gerek, her konuda haklı olma
mecburiyetimiz yok. Yaşımızın gereği, olgunlaşma vakti :-)
Özellikle 3- 6 yaş arasında belirginleşen
bu tavırlara “direnme dönemi” adı verilir. Bu dönem aynı zamanda çocukta
kişilik kazanma çabalarının olduğu bir dönemdir. Çocuğu bu direnmelerine aşırı
sertlik göstermek, ezmek ya da kendi işlerini kendi yapma fırsatı vermemek (tam
tersi de olabilir), aşırı çocuksu bir karakterin gelişmesine neden olacak
şekilde onu bebek gibi yedirme, giydirme, beraber yatma gibi davranışlar
çocukta kişilik gelişimini zedeler. İleri yaşlarda aşırı bağımlılık ya da
tümüyle otorite dışı tavırlar geliştiren kişilik yapılarının oluşmasına neden
olur.
Çocuklarda inatlaşma her yaş döneminde
görülür. Bağımsız birer birey olduklarının farkına varmaya başlamaları ve
dünyayı keşfetme merakları bu inatlaşma sürecini tetikler. Çocuklar
anne-babaları ve çevresindekiler ile ayırım yapmaksızın her zaman ve her konuda
çatışmaya girebilirler. Çocukların bir inatlaşma nöbeti süresince fikir değiştirdiğine
tanık olabilirsiniz. Bazen, neyi isteyip neyi istemediğini bile anlayamazsınız.
Örneğin, acıkmıştır ama evdeki yemeği yememekte direnir, hamburger ister,
hamburgerciye gidersiniz, ben bundan istememiştim ötekinden al diye tutturur,
öteki menüden alırsınız başka bir bahane bulur vs. Birinizden biri yenik düşene
kadar devam eder bu sürtüşme.
Çocuğunuzun inatlaşma dönemlerinde her iki tarafın da amaçlarını açıkça ortaya koymaya çalışın. Sizin amaçlarınız çok çeşitli olabilir; ona yemek yedirmek, bir oyuncakçının önünden geri çekmek, ablasının odasından çıkmasını sağlamak veya uyutmak. Onun ise tek bir amacı vardır; sizin dediğinizin tersini yapmak. Ancak bu şekilde size kendisinin bağımsız bir birey olduğunu, kendi tercihlerini kendisinin yapabildiğini kanıtlayacaktır. Pek çok anne-baba bunun farkında olmadığı için çocuklarıyla gereksiz yere çatışmaya girer ve kendilerini de çocuklarını da yıpratır. Daha da kötüsü bazı çocuklar bunu bir alışkanlık haline getirirler, daha ileriki yaşlara taşırlar ve anne-baba bu çatışmalara çözüm olarak şiddete başvurmaya başlar. Kısacası çok küçük yaşlarda başlayan ve çocukların gelişiminde çok doğal olan inatlaşma, anne-baba ve çocuk arasındaki bir iletişimsizliğin başlangıç noktası olabilir ve bir kısırdöngüyle son bulabilir.
Çocuğunuzun inatlaşma dönemlerinde her iki tarafın da amaçlarını açıkça ortaya koymaya çalışın. Sizin amaçlarınız çok çeşitli olabilir; ona yemek yedirmek, bir oyuncakçının önünden geri çekmek, ablasının odasından çıkmasını sağlamak veya uyutmak. Onun ise tek bir amacı vardır; sizin dediğinizin tersini yapmak. Ancak bu şekilde size kendisinin bağımsız bir birey olduğunu, kendi tercihlerini kendisinin yapabildiğini kanıtlayacaktır. Pek çok anne-baba bunun farkında olmadığı için çocuklarıyla gereksiz yere çatışmaya girer ve kendilerini de çocuklarını da yıpratır. Daha da kötüsü bazı çocuklar bunu bir alışkanlık haline getirirler, daha ileriki yaşlara taşırlar ve anne-baba bu çatışmalara çözüm olarak şiddete başvurmaya başlar. Kısacası çok küçük yaşlarda başlayan ve çocukların gelişiminde çok doğal olan inatlaşma, anne-baba ve çocuk arasındaki bir iletişimsizliğin başlangıç noktası olabilir ve bir kısırdöngüyle son bulabilir.
ÖNERİLER
İnatlaşma ortamlarında öfkeli ve sabırsız
bir tavır takınılmamalı,yumuşak bir ses tonuyla konuşmaya özen gösterilmeli.
Otoritenin çocuğa, kimin güçlü, kimin
güçsüz olduğunu ispatlamak durumunda olmadığı unutulmamalı.
Anne-baba sürekli “hayır”diyen bir konumda
olmaktan kaçınmalı.İstediği şeyi neden yapamayacağı basit bir dille
açıklanmalı,çocuğun bu durumdan dolayı yaşadığı üzüntüsü paylaşılmalı.
Çocuğa kararlı ve tutarlı fakat sevecen
bir tavırla yaklaşılmalı.”Hayır” denilen bir şeye sonradan “evet” denmemeli.
Tüm açıklamalara rağmen çocuk bir süre
sonra yeniden istediği şeyi tutturursa,hiç tepki vermemeli.
Çocuğun dikkati hoşlandığı,sevdiği başka
bir noktaya çekilmeye çalışılmalı.
(oyun,çizgi film, sevdiği bir yiyecek vb.)
Çocuğa yasaklanan şeyleri anne-baba da
yapmamalı ( mutfak dışında yemek yemeye izin verilmezken, babanın maç
seyrederken yemeğini TV.’nin karşısında yemesi gibi .)
Çocuğa karşı aşırı koruyucu davranmamalı,
kendi başına yapabildiği halde; yemek yedirme, giydirme,beraber yatma gibi
davranışlardan kaçınılmalı. Yapabileceği sorumluluklar verilmeli, böylece
özgüven kazanması sağlanmalı. Çocuğa seçenekler sunulmalı, böylece
çocukta; bağımsız bir birey olarak görüldüğü, onun kararlarına saygı duyulduğu
düşüncesi oluşturulmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder